Doğu TÜRKİSTAN ve Coğrafya
  NUFUS VE SOSYAL HAYAT
 
Resmî istatistiklere göre bugün Doğu Türkistan’da yaşayanların sayısı yaklaşık on iki milyondur. Nüfûsun etnik ana bölümleri şöyledir:

Uygurlar: 5.800.000

Kazaklar: 870.000

Diğer Türk kaynaklı gruplar: 90.000

Moğollar: 100.000

Mançular: 70.000

Çinliler: 5.000.000

Bununla birlikte eyâlette yerleşmiş Çinli sayısı resmî kayıtlarda belirtilenin çok üstünde tahmin edilmektedir. 1949 yılından önce Doğu Türkistan’daki Çinli nüfûsun 200.000 kişi olduğu tahmin edilmekteydi. Urumçi’nin nüfûsu o günden buyana 80.000 kişiden 800.000 kişiye çıkarak on katına ulaşmıştır. Şehirlerde oturanların yaklaşık % 80’i Çinli’dir. Doğu Türkistan’daki Çinli nüfûsun çoğalması Çinlilerle yerli halk arasında gerilimin artmasına yol açmıştır. Aksu, Kaşgar, İli ve Kargalık’ı da içine alan bir kısım şehirlerde geçmişte kargaşalıklar çıkmıştır.

Eğitim imkânları mahdut olan Doğu Türkistan’da yalnızca bir üniversite, 12 yüksek okul, 800 lise, 1400 orta ve ilkokul bulunmaktadır. Urumçi Üniversitesinin on fakültesinde 1727’si Doğu Türkistanlı olmak üzere, 3154 öğrenci vardır. Yabancı dil olarak Türkçe, İngilizce ve Rusça okutulmaktadır. Ayrıca eğitimin yalnızca Çince yapıldığı Çin okulları da vardır. Çin eğitim teşekküllerinde Uygurca mecburî dil olmadığı halde, Uygur okullarında Çince mecburîdir.

Doğu Türkistan’da toplam 24.000.000 km’yi bulan yol şebekesinin 5.200 km’si asfaltlanmıştır. Çin’den gelip, Urumçi üzerinden Korla’ya giden bir de demiryolu vardır. Bu demiryolunun toplam uzunluğu 2.350 km’dir. Urumçi’den Korla, Kuçar, Hoten gibi şehirlere düzenli uçak seferleri de yapılmaktadır.

Mao (1949-1976) devrinde dînî, kültürel ve siyâsî bakımdan baskı yapılan Doğu Türkistan halkına onun ölümünden sonraki Çinli liderler daha pragmatik davranmışlar, özellikle Afganistan’ın Sovyetlerce işgâli Çinlilerin davranışlarını değiştirmelerini gerektirmiştir. Hükümetin baskı siyâsetinde bir gevşeme olmuş ve Doğu Türkistanlılara dînî ve kültürel alanlarda belli bir derecede hürriyet verilmiş, önceleri zorla kabul ettirilmiş olan yabancı Lâtin alfabesi fesh edilmiştir. Yerli halk Çincenin fonetiğine dayanılarak hazırlanmış Lâtin alfabesinin uygulanmasını, kimliklerinin yok edilmesi Arap ve Müslüman dünyâsıyla olan kardeşlik ve kültürel bağların çözülmesi için eğitimde yapılan devrimleri Çin komplosu saydığından, tedirgin edici faktörlerden biri böylece ortadan kalkmıştır. Lâtin alfabesinin feshini Doğu Türkistanlıların yaklaşık bin yıldır kullanmakta olduğu Kur’ân harflerinin yeniden kabul edilmesi tâkip etmiştir.

Doğu Türkistan târihinde ilk defâ Çinliler halkın Türk asıllı olduğu gerçeğini kabul etmiştir. Uygur halkına kendi târihlerini yazma izni verilmiştir. Uygurlar, Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler, Tatarlar ve Taciklerden meydana gelen Doğu Türkistanlı halk Müslümandır. İslâmiyeti 934 yılında başşehri Kaşgar olan Karahanlı Devletinin hükümdarı Abdülkerim Satuk Buğra Hanın idâresinde kabul etmişlerdir.

Mao idâresi esnâsında Doğu Türkistanlı Müslümanlara, Kur’ân-ı kerîm okumak, İslâm ahkâmını yerine getirmek, câmiye gitmek ve İslâmî konularda vâz vermek yasaklanmıştı. Câmiler kapatılmış, birçoğu da değiştirilerek baraka, komünist parti merkezleri, büroları, hattâ mezbahalar hâline getirilmiştir.

Son yıllarda bu hassas konularda hükümet politikasında biraz gevşeme olmuş, câmiler açılmış, bir kısmı da yenilenmiştir. Doğu Türkistan’ın birkaç şehrinde medreselerin yeniden açılması için hükümetle mutabakata varılmıştır. Bu ümit verici gelişmelere rağmen ülkenin tamâmında dînî eğitim yasağı yine de devam etmektedir.

Doğu Türkistanlı halkın siyâsî hürriyeti ve hükümet reisinin gerçek yetkisi yoktur. Bütün güç Doğu Türkistan Komünist Parti Sekreterinin elindedir. Bütün önemli mevkileri Çinliler tutmaktadır. “Gerekirse mevki verin, fakat yetkiyi teslim etmeyin” formülü hâlâ geçerlidir. Akrabalarını görmek, vatanı ziyâret etmek maksadıyla Doğu Türkistan’a giden Türklere kara yolculuğu yapma izni verilmemektedir. Hattâ turistik geziler için Doğu Türkistan’a giden yabancılara da kara yolculuğu yaptırılmamaktadır. Siyâsî gözlemcilere göre bunun sebebi Doğu Türkistan’a geniş ölçüde Çinli göçmen yerleştirilmesini gözden uzak tutmaktır. Doğu Türkistan’ın pekçok bölgesine Çinlilerden başkasının girmesi yasaktır.

Çin’de son yıllarda tatbik edilen birden fazla çocuk yapmama kânunu Doğu Türkistanlı Türklere de uygulanmaya başlanmıştır. Fabrikada çalışan Türk asıllı işçiler Çinlilerin onda birine bile ulaşamamakta ve Çinlilere sağlanan lojman ve sıhhî tesisler, Türklere sağlanmamakta, sefâlete itilmektedirler.

1949 yılında Kızıl Çin tarafından işgâl edildikten sonra Doğu Türkistan’da tam bir şiddet ve baskı rejimi uygulamıştır. 1954’ten 1955’e kadar yürütülen “reform hareketi” sırasında Doğu Türkleri feodal, karşı devrimci gibi ithamlar adı altında müthiş bir işkence ve baskıya mâruz bırakılmış, bütün maddî varlıkları komünistler tarafından gaspedilmiştir. Böylece Doğu Türkistan Müslümanları bitmeyen yoksulluklara itilmiştir. Münevver Müslümanlar işkencelerle yok edilmiştir.

Çin’in hâkimiyetinde yaşayan milletlerin kültürleri, millî sanat, örf ve âdetleri, dînî inançları ibâdetleri ortadan kaldırılmıştır. On yıl devam eden bu devrim sırasında, Türklerin mânevî değerleri yok edilmek istenmiş, İslâmiyete saldırılmış, Çinlilere benzemeye zorlanmışlardır.
 
  Bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!  
 

İLETİŞİM: aruda_bozo@hotmail.com

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol